ŞİİRLERİM
An'da
olup , yola koyulup,
varılacak yer sen misin?
Şaha
kaldıran, oku attıran, 12'den vuran;
Hem de 12 sen misin?
Yalnızım ve buna şahit evrenim.
Bulutlar,
yemin ederim ki benim!
Bulutlardaki
suretler,
Her
biri benim eserim.
Yalnızım,
ve gökyüzünden yansır alemim.
Göğün
yüzü de tersi de benim.
Hem
dağın etekleri hem de şahikası
Göç
isterse yüreğim
Dağlar
gibi yürür göçerim.
Ovaların
ıssızlığı tenim.
Durur
vadide yedi başlı küheylan,
Ben
ne kadın ne erkeğim.
Nehirlerde
akan soyum;
Denizlere
dökülen benim!
Binbir
alem balıklar
Tamga
olmuş boynuma;
Bu
alemden zuhura
Güneş
diye doğan benim!
Çayır
çimen geçerek
Kök
salıp yetişerek
Nebat
meyve vererek
Taşlanan
değer benim!
Hep
bu candır kükreyen,
Kanat
açıp süzülen ben!
Binbir
canın gözünden
Alemi
seyreden ben!
Adem
doğdun, adem öl!
Emrin
ilah, ilah ben!
İki
cihanın azizi,
Berzah
gözdür; gören ben!
Ben
bir deniz kızı olmak isterdim,
Saçları ıslak ve
kumlu...
Okyanusun en dibinden bir sır vermek isterdim
Dünya
sonsuz! Dünya sonsuz!
Karaya çıkış bir son değil,
duraktı;
Dünya ne gezegenler ne de balıklar kadardı,
Dünya
sonsuz!
Biliyorlar mı bir gezegenin adını koyan kim?
Galaksiler
aslında isimsiz.
Diğerleri dediğimiz de biziz,
Aslında
biz; hem de siziz!
Aynı anda ve tek noktada
Sınırsız
bir dünyanın tek bilinciyiz!
Kıyıdan uzaklaşırken deniz
kızı...
Ve biz...
Işık
sızar gözlerinden
kainatında cismim bir zerredir.
Durup
da manayı taşıyan
Alemler arası bir serüvendedir.
Kaçıncı
defa, eminim,
aynı yere geleceğim.
Elimde bir
fırça,
yeniden ve yeniden çizeceğim.
Gözlerin
bakarsa bir görür
kapatsan bin bile az.
Yolcu her an
seyir halinde,
Yol bile yok, sır göz'dedir.
Gümüş
cenneti isteyene ise,
Altın onu bile istemeyene.
Kelam
edene gümüş,
Sükut edene altın bahşedile.
İki
cihanın hükümdarı, altın ehline;
Sahibi nihayetinde onu
verir ehline.
tek olan şey "yok"tu.
Duygu yok, aşk yok, nefret yok;
Ne ekmek ne şarap,
"yok..."
Sen yok, ben yok
"yok" ile mutluluk;
sade.
Ve en güzel şeydi "yok"luk,
sükunet...
Ve sorgu dahi "yok"
düşlerin rengi "yok"
Şekli şemali "hiç"
Sen yoksun;
aşk "yok."
Yokluğa yürürken,
yokluk "yok.”
Bir şey söylendiğinde yoldan döner insan.
Bir şey söylendiğinde duymaz olur mu insan?
Bir şey söylenmese de duymayı bilir insan.
Açık yollar; gözü olan görür,
Semalar sonsuz; duyar dinleyen,
Kanatlarını çırpan özgürce kuş misali,
Umut ile uçmayı görev edinir insan.
Bil ki gönlündedir seni o yola çeken.
Bil ki insan oldun ise bir kez bile,
İlişmez sana karanlık, geceden sıyrılan.
Bana,
"git" geldiği zamanlar...
Çarşafın altında
anayurdum,
Farkındayım karaların, kıtaların;
uyanıyorum...
Bana, "git" geldiği
zamanlar,
Kaç bahar daha
görmezden gelinir
yağmurlar?
Ufka bakıp sanma yurttan gayrı,
Bittiği
yer canının uyandığı an'dır!
Dağları aşıp, yine
indiğim kenandır.
Bana git geldiği zaman...
Yollar
görebildiğim kadar,
Farkettiğim bu an'dır...
Kim
dediğin kimdir ki,
kimlik midir kendisi?
Aynanın da bi
zatıhî
değil midir kendisi?
1'in
rüyası: Bir in rüyası.
Yazdılar
1 in'i 1 in'e,
Çoğaldı
âlemler ve "in" manası.
"Gördükleriniz
rüya" dedi.
Kimden
kime söyledi?
Kendi
dedi, kendi bildi.
Bilinmez
de nereden geldi?
1
kim ve ne idi?
Bendekilerden
bir in miydi?
1
üssü 1 yine ben miydi?
Alemler
üssü yazılan
1'de
mi "bir rüya" idi?
Kayıp
gökyüzü
Zamanın alçalan onurunu suya gömüyordu.
Yeşil
yeleli at dört nala koşuyor,
Kan ter içinde suya atlıyordu.
Şimdi;
Gökyüzü,
Zamanın
alçalan onuru
Ve at,
Suya gömülüydü.
Oltamı
salladığımda
"rasgele" dedi yabancı.
Su,
umuttu;
Olta, araç.
Kimdi, ya o yabancı?
Sesin
Düşen
Anlam.
Görmedim duyduğumda,
Düşmedim vurduğunda.
Anlamlar aklımda
salıncakta
el sallıyordu tüm parlaklığıyla
-ki
gerçeklerdi onlar-
kelimelerin değildi aklımda
sallanan,
gerçek bir yok oluştu
kendini asan
insan.
Çırpındıkça sallanan,
var olmaya çalışan
hokkabazın karşısında
dalgayla dümbelek çalan.
Karanlığın
üstadı kim desem,
Aydınlığın karabasanı olur "ben"
diyen.
Karanlık
yollardan,
süzük ışıklara doğru giderken;
Bir
solukla "ah" deyip, mutlu sandığımız
Bir garip
adsız, bu yolculuk.
Ne
gariptir isim takmak,
Ne gariptir isimlendirilen.
Güldüğünde
gök ikiye yarılır,
İyiler ve kötüler ayrılırdı.
İyiler
Monalisa'nın mutsuz yanında
Kötülerse mutlu yanında
kalırdı.
Sessizliğin kralı;
karanlığın efendisi
gece...
Mumlar yanıyor gecede.
Mumun
etrafı aydınlık,
Oda loş,
Gerisi hep karanlık!
Karar
veremedim;
Aydınlık mı gerçek,
yoksa karanlık mı?
Mumun
etrafı aydınlık,
Oda loş,
Gerisi hep karanlık!
Gerçek,
mumun etrafı kadar mı?
Yoksa sonsuz karanlıklar mı?
Acaba
sonsuz karanlık var mı?
Güneş
belki bir gün doğmayacak,
Yoksa hiç mi doğmadı?
Sessiz
ve karanlık mı her yer?
Herkes uykuda mı?
Yaşadık
zannettiklerimiz,
Acaba ortak bir rüya mı?
Seven,
kıramaz.
Kırılgandır ama kırılamaz.
Yüreğine koysa
taşıyamaz,
Yüreğinden atsa yaşayamaz.
Ne yerdedir ne
gökte aşık;
Onu bu dünya taşıyamaz.